Online Fm

Her Güzelligin Bir Bedeli Vardır ((: Sende Bu Güzellikden Yararlanmak İçin Lütfen Üye Olunuz...!

Join the forum, it's quick and easy

Online Fm

Her Güzelligin Bir Bedeli Vardır ((: Sende Bu Güzellikden Yararlanmak İçin Lütfen Üye Olunuz...!

Online Fm

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Paylaşımda Kalite..


    NASRETTİN HOCA :))

    _____Captain_JaCk_____
    _____Captain_JaCk_____


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 128
    Yaş : 35
    Nerden : İzmir
    Lakap : SeKo
    Rep Puanı : 0
    Rep Gücü : 0
    Kayıt tarihi : 03/03/09

    NASRETTİN HOCA :)) Empty NASRETTİN HOCA :))

    Mesaj  _____Captain_JaCk_____ Cuma Mart 06, 2009 2:29 pm

    Nasreddin Hoca'nın kadılık yaptığı sıralarda bir adam gelmiş:

    -Kadı efendi size bir şey danışacağım.

    -Buyrun sorun. Demiş Nasreddin Hoca,

    -Geçen gün, sizin inek, bizim ineğin karnını tepelemiş ve öldürmüş. Şimdi ne yapmam gerek? Nasreddin Hoca, sakallarını sıvazlayıp bir an düşündükten sonra :

    -Hayvan bu, demiş, dava edecek değilsin ya hayvanı!.. Sahibinin bu işte suçu yok, ne bilsin böyle olacağının..

    Hocanın bu sözleri üzerine adamın yüzü gülmüş, tekrar söze başlamadan önce:

    -Kusura bakma kadı efendi, demin ben bir yanlışlık yaptım, ölen inek benimki değil, seninki imiş. Benim inek senin ineği tepelemiş ve senin inek ölmüş...

    Hoca , yerinden doğrulup:

    -Bak demiş, şimdi iş değişti. O halde verin raftaki kara kaplı kitabı da hele bir bakalım! ...





    Fıkralar - Nasreddin Hoca Fıkraları

    Nasreddin Hoca'nın zamaninda, silah tasima yasaği ilan edilmis. Bunun üzerine Nasrettin Hoca da bir kiliç kusanip, sokağa çikmis. Bu isin kontrolü ile vazifeli zabıtalar, Hoca'yı bu sekilde görünce yanina yaklasip:

    — "Hoca, neden böyle kiliçla dolasiyorsun?"

    diye sormuslar. Hoca:

    — "Bu kiliç, kütüphanede, kitaplardaki yazi hatalarini düzeltmeye yarar"

    cevabini verince, memur alayli alayli:

    — "O isi küçük bir çaki da görür Hocam, bu kılıç biraz büyük değil mi?"

    demis. Bunun üzerine Nasrettin Hoca:

    — "Efendi efendi!" sen ne diyorsun, bazan öyle büyük hatalar oluyor ki, bu bile küçük geliyor"

    cevabini vermistir.

    Tabii ki Nasreddin Hoca böyle söylemekle, ilmin ve ilim ehlinin önemini dile getirip, eğer ilim ehli doğruyu öğrenmez ve öğretmezse, cemiyetin karisacağini, hatta bu sebeple savas bile çikacağini bildirmistir.N
    Fıkralar




    Nasrettin Hoca, pazarda bir adamın başına toplanan kalabalıga yaklaşır. Satıcı elindeki muhabbet kuşunu satmaya çalşmakta ve fiyatı ise cok yuksek 50 Akce, yan taraftaki tavuklar ise 5 Akçe. Hoca fiyattaki bu aşırı farka kızar ve:

    -Hemşerim bu nasil kuş 50 Akce istersin?

    -Hoca efendi bu bildigin kuş değildir bunun özelliği var.

    -Neymiş özelliği?

    -Hocam bu kuşa muhabbet kuşu derler ve konuşur.

    Hoca aniden hemen eve kosar, kumesten hindisini kaptiği gibi pazara döner. Biraz önceki satıcı adamin yanina durur ve yuksek sesle;

    -Bu gordugunuz kus sadece 100 Akceye, gel, gelll!

    Herkesten cok muhabbet kuşu satan şaşar bu ise ve sorar.

    -Hocam 100 Akce cok degil mi bir hindi icin?

    -Sen 50 ye satiyorsun ama

    -Dedim ya hocam benim kus konusur ama

    -Oyleyse, benimki de dusunur!
    Narettin Hoca Fıkraları - Dünyanın Dengesi

    Hoca'ya sorarlar
    "Hocam, neden insanlar her sabah farklı farklı yönlere gidiyorlar?"

    Hoca, cevap verir:
    "Eğer aynı yöne giderlerse, dünyanın dengesi bozulur da ondan.
    Nasreddin Hocanın Fıkraları - Horoz Fıkrası





    Bir gün Nasreddin Hoca tavuklarını kafese doldurup pazara götürecek olmuş. Tıklım tıklım tavukla dolu olan kafesi aldığı gibi yola koyulmuş.

    Yarı yolda durup kafesin içine bir göz atmış: Zavallı hayvancıklar" demiş. "Bu sıcakta böyle sıkış tıkış durmaktan patlıyacaklar. Bari çıkarayım da, pazara kadar peşimden yürüsünler..." demiş

    Böyle demiş ve kafesin kapısını açıvermiş. Tavuklar bir anda dışarı fırlamış ve dört bir yana yayılmışlar. Nasreddin Hoca'nın canı çok sıkılmış bu işe. Hemen eline bir sopa alıp başlamış horozu kovalamaya:

    -Seni namussuz seni! Gece yarısı sabah olduğunu bilirsin de güpegündüz pazarın yolunu niye bilmezsin..?
    Fıkralar - Nasreddin Hoca




    Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam.
    Nasreddin Hoca:
    -Bana sen mi vurdun?

    Adam:
    -Evet ben vurdum..

    Nasreddin Hoca:
    -Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun?

    Adam:
    -Gerçek vurdum ne olacak..?

    Nasreddin Hoca:
    -Haa... iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam da..!
    Nasrettin Hoca Ormanlar Kralı Fıkrası



    Nasrettin Hoca ormana odun yapmaya girmiş. Ormanlar kralı aslan ile karşı karşıya gelmiş.

    Aslan Hoca'ya:

    -Hey, buraların kralı benim, benden izinsiz giremezsin ormana. Benden izin almadan ormanıma girdiğin için, ikimiz dövüşeceğiz. Kim kazanırsa ormanların kralı o olacak, demiş.

    Nasrettin Hoca korkmuş korkmasına ama mecburen de kabul etmiş aslanın teklifini.
    -Ama, demiş. Senin pençelerin var benim ise hiç bir silahım yok. Bu durumda, haksızlık olmaması için ben bi koşu köye gidip kendime bir sopa alıp geleceğim.

    Aslan düşünmüş ve Hoca'ya hak vermiş.
    -Peki hemen git ve sopanı al gel, demiş.

    Hoca:
    -Hımm ben gidince sen de hemen kaçacaksın ve benimle dövüşmeden kendini kral ilan edeceksin tabi. Bu nedenle seni şu ağaca bağlayalım. Bu şekilde ikimize de haksızlık olmamış olur, demiş.

    Aslan bi kendine bakmış, bir Hoca ya bakmış. Kendi kendine ben kesin bu Hoca yı yenerim, bu şartını da kabul edeyim, demiş. Hoca, aslanı ağaca sıkıca bağlamış, sonra yerden aldığı sopayla başlamış aslanı sopalamaya. Aslan acıya dayanamamış ve en sonunda pes etmiş.

    Hoca:
    -Bundan sonra boyuna posuna bakıpta her gördüğüne bulaşma, bu da sana ders olsun...
    Nasrettin Hoca Fıkraları - Çıkarın Bakalım Paraları



    Nasreddin Hoca bir ara lokanta işletir. Bir gün lokantaya bilgin kılıklı iki adam gelir. Masalardan birine oturup gönüllerince yiyip içerler. Sıra 3 akçelik hesabı ödemeye gelince:

    -Hoca efendi, siz de bilirsiniz ki, insan denilen mahluk ölür, ama ruhu daima yaşar. Okumuş yazmış bir adam olarak, malumunuz ki, ruh ölmeyip vücuttan vücuda geçer. Buna göre bizim ruhumuz bin iki yüz sene sonra tekrar dünyaya gelecektir. Yiyip içteklerimizin borcunu o zaman öderiz. Anlaştık mı, derler.

    Nasrettin Hoca istifini bozmadan karşılık verir:
    -Tabi bilmez miyim, öyledir muhakkak. O zaman bin iki yüz sene sonra ödersiniz borcunuzu.

    Adamlar Nasreddin Hoca yı kandırdıklarını zannederler. Tam dükkandan çıkacakları vakit Hoca adamların yakasına yapışır ve:
    -Efendiler sizin bana on akçe borcunuz var, der.

    Adamlar şaşkınlıkla:
    -Hocam bin iki yüz sene sonra ödeyeceğiz dedik ya, deyince, Hoca adamların ahmaklıklarını yüzüne vururcasına:

    -Yahu siz ne kadar unutkan adamlarsınız! Siz üç yüz sene evvel yine buraya gelmiş, yiyip içmiş aynı sözleri söylemiştiniz. İşte üç yüz sene geçti ve borcunuzu ödeme zamanı geldi. Şimdi çıkarın bakalım paraları, der ve adamlardan 10 akçesini alır..
    Nasrettin Hoca Fıkraları - Saygısızlığı Sevmem Fıkrası



    Nasreddin Hoca camide vaazını bitirip evine dönmek üzere eşeğine binmiş. Bir ara bakmış ki cemaatin bir bölümü arkasından geliyor, hemen eşekten inip ters binmiş. Cemaatten kimileri nedenini merak edip sorunca Nasreddin Hoca şu yanıtı vermiş;

    -Siz önden gitseniz bana arkanızı dönmüş olursunuz ki hiç yakışık almaz. Yok, ben önden gitsem, bu kez de ben size arkamı dönmüş olacağım ki bu da ayıp olur. Oysa gördüğünüz gibi eşeğe ters binince ben önden siz arkadan gitmiş oluyorsunuz. Böylece yüz yüze oluyoruz. Ben, bana saygısızlık yapılmasını da, saygısızlık yapmayı da hiç sevmem...!

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 6:13 am